Günümüzde kullanılacak enerji kaynaklarının, çevreye zarar vermeden iklim değişikliği ve küresel ısınma gibi konulardan ara tutulmaması gerektiğinin önemi anlaşılmıştır. Küresel dünya düzeni içinde bu durum yenilebilir enerji kaynakları bulma zorunluluğunu da beraberinde getirir. Aktif olarak kullanılan fosil yakıtları saldıkları yüksek enerjileri ve kolay olarak bulunabilmesi sebebiyle tercih edilir. Fakat doğada oluşmaları uzun süre gerektirir. Ayrıca fosil yakıtlar çevreye zararlı gaz bırakarak kirliliğe sebep olur. Bu sebeple yeni yıldızı parlayan hidrojen enerjisi ihtiyaçlarının karşılanması için başvurulacak yeni bir kaynak olarak gösterilir. Türkiye’de hidrojen enerjisi, elektrik, yakıt ve ısı kaynağı olarak kullanılmaktadır.
Hidrojen Sülfürün Türkiye’deki Etkileri
Yüksek verim sağlayan hidrojenin çevreye zararı ise yok denecek kadar azdır. Burada önemli olan sorun hidrojenin elde edilme zorluğudur. Çünkü hidrojen doğal ortamda tek başına bulunan bir element değildir. Bu sebeple enerji üretimi için gereken tesisi kurmak daha maliyetli bir süreç gerektirir. Türkiye’de hidrojen enerjisi projeleri için yapılması gereken ar-ge çalışmalarının devlet desteği altında olması gerekir. Ayrıca kurumlar arasında sağlanacak olan ortak karar ve hukuki süreçlerin yapılabilmesi bu alandaki çalışmalara hız kazandırmak adına önem taşır.
Yapılan araştırmalara göre Karadeniz Bölgesi’nde ülkemizin 100 veya 150 yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak hidrojen sülfür olduğu biliniyor. Basınç nedeniyle suyun içerisinde eriyik halinde bulunan hidrojenin aşırı kirlilikten oluştuğu belirtiliyor. Bu kirlenmede Karadeniz’de tuz oranının az olması ve bunun sonucu ölen balıklarında katkısı vardır. Bu bölgede yapılacak olan geniş çaplı bir araştırma sonucunda gelecekte kullanılmak üzere enerji seçeneği bulunmuş olacaktır. Bu seçenek çok iyi bir şekilde değerlendirilmelidir.
Türkiye’de Hidrojen Ayrıştırma ve Elde Etme Yöntemleri
Hidrojen sülfürün oldukça ağır bir kokusu vardır ve içerisinde pek çok toksin madde barındırır. Burada bulunan hidrojen sülfürün ayrıştırılması, sudan elde edilecek hidrojene göre daha kolaydır. Ayrıca maliyet olarak da hidrojen sülfürün ayrışması daha düşük miktarlarda olur. Bu rezerve sahip olan Türkiye’nin önümüzdeki 50 yıl içerisinde dünyadaki en büyük hidrojen potansiyelini elinde tutan ülke olmasına kesin gözüyle bakılıyor. Zonguldak ve Samsun gibi kıyıya yakın Karadeniz şehirlerinde tesislerin aktif olarak kurulması öngörülüyor. Türkiye’de hidrojen enerjisi ile araçlarda yakıt olarak faydalanmanın önünün açılması gerekir. Hızla yaygınlaştırılacak hidrojen enerjisi Türkiye’nin küresel alanda güçlenmesine katkı sağlayacaktır. Bu gücü kullanabilmek için şimdiden bu konuda çalışmalar başlanmalı ve yapılacak ar-ge çalışmaları ile de kaynakların arttırılması sağlanmalıdır.